+90 553 002 9888

Ait Hissetmek İçin Öneriler

Ait Hissetmek

Her ne sebepten olursa olsun, ait hissedememek, kökü olmayan bir ağaç gibi her an devrilme riskiyle yaşamaya benzer. İnsan için ait hissetmek, güvenle bağdaşan bir ihtiyaç. Bir sonraki anın belirsiz olduğu yaşam deneyiminde, ait hissetmemek demek; güvensizlik, tedirginlik ve huzursuzluk demek. Bu hissi detaylıca Ait Hissedememek‘te yazmıştım.  Ait hissetmediğimiz durum; ilişki, şehir, zaman ya da yaşam olabilir. Diğer tüm hisler gibi, aidiyetsizlik hissi de insana bir şeyler ifade etmeye çalışır, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hatırlatır.

Rutin Oluşturun

Bağ kendiliğinden kurulmaz, oluşturulur. Sürekli olarak tekrar ettiğiniz eylemler, benlik tanımınızda yer edinir. Nasıl biri olduğunuzu tanımlarken, neyi sevip neyi sevmediğinizi bilmek, kendi varlığınızı ortaya koyma çabasının sonucudur. Kendi varlığını ortaya koymak, yaşamla bağ ve aidiyet oluşturmaktır. Hiçbir şey yapmamak, yalnızca yaşamayan canlılara has bir davranıştır.

Deneyimlere Açık Olun

Tüm duygular bize bir şey ifade etmeye çalışır. Sürdürdüğünüz yaşam içindeki seyir, yeni deneyimlerle değişir. Hangi yönde olacağı bilinmese de yeni eylemler düşünceleri ve duyguları etkiler.  O sebeple yeni deneyim demek, yaşama dair algımızı ve hislerimizin değişmesi anlamına gelir.

İnsan hiç yapmadığı eylemleri, yapanların söylemlerinden öğrendiği kadarıyla bilir ve inanır. Hiç tadına bakmadığı bir yemeği sevmediğine yıllarca inanmış ancak tadına bakınca fikrini değiştirmiş insan sayısı pek de az değildir. Özellikle kısıtlı eylem dağarcığı olan insanların, ön yargıları fazla olur. Kendi deneyimlerine dayanarak bir görüş oluşturmadığında insan, başkalarının görüşlerinden öğrenerek yaşamanı sürdürmeye çalışır çünkü bilinmezlik en kötü netlikten bile daha kötüdür insan için.

Hiç yapmadığınız eylemler hakkındaki düşüncelerinizi gözden geçirin. Elbette bunların varlığı doğal ancak dozu önemli. Onlar size engel mi oluyor, yol mu gösteriyor ?

Doğayla Zaman Geçirin

Hiçbirimiz betondan yapılmadık. Bu sebeple betonların içinde aidiyetsizlik hissi yaşamak kadar doğal bir şey olamaz. Kapitalist sistem gereği, yaşamı idame ettirme amacıyla büyük şehirde yaşasak bile doğayla olan bağı fırsat buldukça korumak, bize özümüzü hatırlatır. Ait hissetmek için, ait olduğumuz yerde zaman geçirmeyi ihmal etmeyin.

Uyaranları Azaltın

Her şeye maruz kalıyoruz. Bizimle ilgili olsun ya da olmasın her bilgi sosyal medyada, sokakta, internette tıpkı bu yazıda olduğu gibi bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bu uyaran fazlalığından dolayı kendi fikrimizi yeşertemiyoruz çünkü yer kalmıyor. Aidiyetsizlik hissinin nedenlerinden biri, insanın kendiyle bağ kuramamasıdır. Bu kadar fazla bilgiye değil, kendi düşüncelerimizi duymaya ihtiyacımız var.

Yavaşlayın

Amerika’da bir adam Kızılderili kabilelerinden birine konuk olmuş. Bir gün kabile reisi atına binerek uzayıp giden ovaya doğru atı sürmüş. Beyaz adam dâhil kabilenin erkekleri de aynı şekilde onu izlemişler ve at koşturmuşlar. Başta reis olmak üzere, grup atlarını hızlı biçimde sürerek uzunca bir süre yol almışlar. Ovanın ortalarına gelince birdenbire reis atını durdurmuş, inip toprağa bağdaş kurarak oturmuş. Diğerleri de atlardan inerek yanına gelmişler. Adam, reise yaklaşarak sormuş: “Ne oldu da aniden durup yere oturdunuz?” demiş. Reis, “ Çok hızlı gittik, ruhlarımız geride kaldı” diye cevap vermiş.

Zaman çok hızlı geçiyor. Ayların, yılların nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Aslında hızlı geçen zaman değil, insan. Çünkü hızlıyı algılamak, insan için mümkün değil. Çoğunlukla yapılması gerekenleri, işleri, sorumlulukları gün içinde yapmaya çalışırken detaylarda çırpınıp bütünü göremiyoruz. Ne yaptığımızı nereye gittiğimizi algılayamıyoruz. Belirli zamanlarda örneğin her günün sonunda kendinizi değerlendirin ve yapılması mümkün olan eylemleri yavaş yapın.

Destek Alın

Sosyal destek, samimi ve içten sohbet edilebilecek insanların varlığı ve yakınlık demektir. Özellikle kendi düşüncelerinizi ve inançlarınızı paylaştığınız için sürekli yargılanıyorsanız o ortama ait hissetmeniz mümkün değil. Yargılanmak dediğimiz şey, aslında bir başkasının diğerini sıklıkla olumsuz olarak değerlendirmesi demektir.  Kimisi için olumsuz eleştiri önem arz etmese de, kendini yargılamaya çok müsait olan insanlar bir başkasının onu eleştirmesinden oldukça etkilenir. Çünkü bu eleştiriyi içselleştirip, kendini yargılar. Bu sebeple kendimizle ilişkimiz diğer tüm ilişkilerin referansıdır. İnsanın kendiyle ilişkisini en net görebileceği yer ise psikoterapidir.

 

Oğuzhan Genç