+90 553 002 9888

Ait Hissedememek

Ait Hissedememek

Ev, doğdunuz yer değildir.

Ev bütün kaçma girişimlerinin son bulduğu yerdir, der Necip Mahfuz.

Ev bir yer değil, bir histir. Aidiyet hissi… Bu his, sadece dış dünyaya ait hissetmemekle ilgili gibi görünse de bazen insanın kendine olan yabancılığı da dış dünyadaki aidiyetsizliğe dönüşür. Nerede olsam oraya ait değilmişim gibi hissediyorum diyenlerin kendine yabancı olabileceği gelir aklıma. Çünkü kendini bilmeyen, nereye ait olduğunu da göremez. Hatta bu his öyle bir boyuta ulaşır ki ait hissetme arzusu bir başkasına yönelir ve diğerine bağımlı hale getirir. ‘Ben boşluktayım ve içimdeki boşluğu biriyle doldurmak istiyorum.’

Ait hissetmek, kendini tanıma sürecinin bir sonucu. Kendini tanımak için de bugüne kadar kaçındığın ve yapmadığın ya da çok fazla yaptığın ama sana iyi gelmeyen davranışlara ve düşüncelere bir bak. Çünkü bu kalıplar ‘sen diye sana öğretilenin’ ezberleri olabilir. İnsanın kendine olan körlüğü, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanında şöyle geçiyor;

“Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”

Eksik ya da kusurlu olmak, hiç var olmamayı gerektirmez. Öyle olsaydı hiçbirimiz olmamalıydık. Kötü de olsa o resmi asmak içinden geliyorsa yapmayı dene. ‘Kötü’ denilen şey de çoğunlukla seçici körlüktür. Çoğunluğun kabul ettiği öznel değerler bile gerçek olmayabilir. O yüzden insan içinden geldiği gibi yaşamayı en azından denemeli.

Yalom Nietzsche Ağladığında kitabında şöyle diyor: Yaşarken yaşayın. İnsan doğru zamanda yaşamazsa, asla doğru zamanda ölemez.

Aidiyet için öneriler listesi için Ait Hissetmek İçin Öneriler