İçerik
TogglePanik Bozukluk/ Panik Ataklar Nedir ?
Panik bozukluk, tekrarlı ve beklenmeyen (herhangi bir nesne ya da durum tarafından tetiklenmeyen) panik atakların sebep olduğu bir psikopatolojidir. Bu ataklar, fiziksel belirtilerin de eşlik ettiği yoğun kaygı yaşama durumudur.
Panik atak bir semptomdur ve başta panik bozukluk olmak üzere tüm kaygı bozukluklarında ya da diğer psikolojik bozukluklarda ortaya çıkabilir. Ancak panik bozukluğu, kendiliğinden ve beklenmedik panik nöbetleri ile giden bir kaygı bozukluğudur.
Panik Bozukluk Belirtileri Nelerdir ?
Panik nöbetleri dışında kişinin genel görünüm ve davranışında, konuşmasında, insanlarla ilişki kurmasında bozukluk yoktur, yönelimi, algılaması ve bütün bilişsel yetileri yerindedir. Ancak panik nöbeti sırasında kişi ileri derecede endişeli ve telaşlı görünür, rahat konuşamaz, sesi titrer. Aşırı korku ve uyarılma vardır. Panik atak sırasında kişide zaman zaman çevresini tanımıyormuş, algı bozukluğu varmış gibi bir durum ortaya çıkabilir. Kişi zihinsel bir karışıklık ve şaşkınlık içinde olabilir. Kendine ve çevresine sanki dışarıdan izliyormuşçasına bir yabancılaşma görülebilir.
Kişinin duygudurumuna bakıldığında ise ne zaman geleceği önceden kestirilemeyen akut ve ağır bir korku nöbeti bütün duyguduruma hakimdir. Kişide şiddetli bir ölüm korkusu ya da delirme, kontrolünü kaybetme korkusu (denetimini yitirme, düşüp bayılma ya da çılgınca bağırma, çılgınca bir şey yapma korkusu) belirgindir. Panik nöbeti yatıştıktan sonra kişinin en önemli yakınması, panik nöbetini yeniden yaşama korkusudur. Kişinin panik nöbetinin yinelenmesinden korkmasına “beklenti anksiyetesi” adı verilmektedir. Bireyler sürekli olarak atakların gelişimini önlemek için neler yapabileceklerini ve atak geliştiğinde nasıl sonlandırabileceklerini düşünürler.
Hastalığın başlangıcının genellikle kendiliğinden (yani ortada bir uyarıcı yokken) ve aniden olduğu bildirilmekteyse de, bu bozukluğu yaşayan bireylerin çoğu son bir yıl içinde atak ile ilişkilendirilebilecek bir yaşam stresörüne (ölüm, ayrılık, aşağılanma gibi önemli bir yaşam olayı) maruz kalmış olmaktadırlar. Yine de bunların özgül bir stresör olduğu söylenemez.
Kişinin yaşadığı bedensel ve fizyolojik belirtilere bakıldığında ise çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızının artması; terleme, titreme, sarsılma, üşüme, ürperme ya da sıcak-soğuk basması; nefes alamıyor, boğuluyor gibi olma, solunumun sıklaşması; göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma; bulantı ya da karın ağrısı; baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma; uyuşma ya da karıncalanma duyumları, sık idrara çıkma; kan basıncının yükselmesi en çok görülen belirtilerdir.
Panik atak ani olarak başlar, 10 dakikada doruk noktasına ulaşır, sonra şiddeti azalır. Ataklar yaklaşık 15-20 dakika sürer (bazen birkaç dakika, nadiren de birkaç saat sürebilir). Başlangıçta kişi neye uğradığını şaşırır. Ölüm ya da delirme korkusu yüzünden çevresindekilerden yardım bekler ve genelde kalp krizinden korkarak acil servise başvurur. İlk panik atak kendiliğinden ve beklenmedik bir biçimde ortaya çıkar ancak zamanla, kalabalık bir alışveriş merkezine girmek veya uçağa ya da trene binmek gibi belirli durumlarla veya ipuçları ile ilişkili hale gelebilir.
Panik atakların sıklığı ve şiddeti, kişiler arasında ya da aynı kişide zaman içerisinde büyük değişkenlik gösterir. Örn., gün içinde birkaç kez atak geçirmekten, yılda sadece birkaç kez panik atak yaşamaya kadar… Ataklar çoğunlukla gündüzleri oluşur. Ancak bazı bireyler gece uykuya daldıktan sonraki ilk birkaç saat içinde panik atak ile uyanır. Buna “nokturnal panik atak” ismi verilmektedir. Bazı bireyler, fiziksel egzersizin atakları tetikleyebildiğini fark edebilir. Bu kişiler egzersiz yapmaktan veya cinsel ilişkiden kaçınabilir. Birçok madde (örn., kafein), panik atakların gelişimine neden olabilir.
Panik atakları olan bazı insanlar dışarı yalnız çıkmaktan korkar. Çoğu zaman yanında güvendiği birileri olursa ölüm, kendini kaybetme, kontrol dışı bir şey yapma, düşüp bayılma korkusu yatışır. Kişi panik atak geçirdiği ortama ya da atakların ortaya çıkabileceğini ve destek alamayacağını düşündüğü ortamlara girmekten kaçınmaya başlayabilir. Sonuç olarak, panik bozukluk agorafobiye neden olabilir. İnsanlar panik atakları genellikle hayatlarının en kötü deneyimi olarak tanımlarlar. Tekrarlayan panik ataklarla başa çıkması o kadar güçleşebilir ki kişi intihara meyilli hale gelebilir.
Panik Bozukluk Tanı Kriterleri Nelerdir ?
Panik bozukluk tanısının koyulabilmesi için, beklenmedik bir biçimde başlayan -her hangi bir nesne veya durum tarafından tetiklenmeyen- panik atakların tekrarlı bir biçimde görülmesi gerekmektedir. Bu atakların nereden geldiği belli olmaz. Buna karşın, beklenmeyen ataktan yaklaşık bir saat önce hafif düzey/üstü kapalı bazı fiziksel belirtiler ortaya çıkabilir, kişi bu belirtilerin farkında olmayabilir.
DSM-5 kriterlerine göre kişiye tanı koyulabilmesi için kişi panik atak belirtisi göstermelidir. Ayrıca 1. Başka panik ataklarının olacağı ya da bunların olası sonuçlarıyla (örn. denetimimi yitirme, kalp krizi geçirme, “çıldırma”) ilgili olarak sürekli bir kaygı duyma ya da tasalanma. 2. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğuyla giden davranış değişiklikleri (örn. spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan durumlardan kaçınma gibi panik atağı geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davranışlar) gösterme maddelerinden en az birini en az 1 ay süreyle yaşaması gerekmektedir.
Panik atakları, kaygı bozuklukları bağlamında ortaya çıkabildiği gibi diğer ruhsal bozukluklarda (örn. depresyon bozuklukları, madde kullanım bozuklukları) ve birtakım sağlık durumlarında (örn. kalple ilgili, solunumla ilgili) da ortaya çıkabilir. Bir panik atağının varlığı tanılandığında, bir belirleyici olarak belirtilmelidir (örn. “panik atakları ile giden travma sonrası stres bozukluğu). Panik bozukluğunda, panik atağının varlığı bu bozukluk için tanı ölçütleri içinde kapsanır ve panik atağı bir belirleyici olarak kullanılmaz. Panik ataklar sadece belirli tetikleyicilere tepki olarak ortaya çıkıyorsa, o zaman panik bozukluk tanısı konmaz, ilgili anksiyete bozukluğunun tanısı konur.
Panik bozukluk birçok hastalık ile komorbite olabilir. Bunlar arasında en çok görülen hastalıklar arasında majör depresif bozukluk, diğer kaygı bozuklukları, alkol ve madde kullanım bozuklukları, bipolar bozukluk, bazı tıbbi hastalıklar (baş dönmesi, kardiyak aritmiler, hipertiroid vb.) sayılabilir.
Panik Ataklar Ne Zaman Başlar ?
Panik bozukluk genellikle ergenliğin sonları ile 30’lu yaşların ortasında başlar. Panik atakların 14 yaştan önce görülmesi nadirdir. İlk panik atak “birdenbire” ortaya çıkmış gibi görünse de sıklıkla sevilen birinin kaybı, önemli bir ilişkinin kaybı, iş kaybı gibi bazı yüksek stresli yaşam olaylarının ardından ortaya çıkar. Normal seyir -eğer bozukluk tedavi edilmezse- kroniktir, ancak artar ve azalır. Bazı bireyler, sürekli şiddetli belirtiler gösterirken, bazılarında remisyon dönemleri olabilir.
Panik Atak Kimlerde Daha Çok Görülür ?
Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla görülür. Ayrıca yoksul insanların panik bozukluğu yaşama olasılığı, zengin insanlardan %50 daha fazladır. Kadınlar ve erkekler arasında panik bozukluğun klinik özellikleri açısından farklılık görünmemektedir. Erkeklerde başa çıkma yöntemi olarak alkol kullanımı artabilir. Panik atak öyküsü, komorbid bozukluklardan bağımsız olarak, intihar riskini arttırabilir.Panik bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı %4.7’dir.
Panik Atak Tedavisi Nasıldır ?
Panik bozukluk tanısı almış bir kişinin tedavisinde artık hiç panik atak yaşamaması, agorafobik kaçınma ve beklenti anksiyetesinin en aza indirilmesi ve işlevselliğin geri gelmesi hedeflenmektedir. Tedavi için farmakolojik tedavi ve psikoterapi seçenekleri bulunmaktadır. Panik atakların biyolojik temelleri sebebiyle farmakolojik tedavi ile kişinin biyolojik promlemleri en aza indirilmeye çalışılır. Bu sebeple panik bozukluk tanısı almış kişilere psikiyatristler tarafından antidepresan ve benzodiazepinler reçete edilebilir.
Panik bozukluk tedavisindeki bir diğer önemli tedavi şekli psikoterapidir. Psikoterapi ile biyolojik temelli sorunları olan hastanın belirtilerinin şiddetlenmesi ya da sürmesinde rol oynayan psikolojik etkenleri çözmek hedeflenmektedir. Panik bozukluk tanısı almış kişilerde etkisi kanıtlanmış tek terapi yöntemi bilişsel davranışçı terapilerdir (BDT)(LİNK). BDT ile bilişsel yanlış yorumlamalar düzeltilir ve solunum düzenleme egzersizleri, gevşeme egzersizleri, maruz bırakma üzerinde durulur. Panik ataklarının sıklığını, belirtilerin şiddetini ve panik bozukluğunun yarattığı işlev kaybını azaltmada BDT’nin plasebodan, bekleme listelerinden ve özgül olmayan psikoterapötik yöntemlerden üstün olduğu görülmektedir Terapilerin ortalama 10-15 seans sürmesi beklenmektedir.
Gould ve arkadaşları (1995) panik bozukluğun tedavisinde bilişsel yeniden yapılandırma ve maruz bırakma ile kombine edilen BDT’nin, yalnızca bilişsel yeniden yapılandırma, yalnızca maruz bırakma, bilişsel yeniden yapılandırma ve gevşeme egzersizi, maruz bırakma ve gevşeme egzersizini içeren BDT’ye ve farmakolojik tedaviye kıyasla daha güçlü etkiye sahip olduğunu ortaya koymuşlardır. Tedavi sonrası yürütülen 1 yıllık izleme çalışmasında BDT’nin tedavi etkisi neredeyse aynı düzeyde yüksekken, farmakolojik tedavinin etkisinde azalma olduğu bulunmuştur. Bu bulgu, panik atak semptomlarının tekrarlamasını önlemede BDT’nin farmakolojik tedavilere göre daha etkili olabileceğine işaret etmektedir.
Referanslar
- Alkın, T. (2002). Birinci basamakta panik bozukluk tedavisi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 5(3), 22-31.
- Amerikan Psikiyatri Birliği. (2013). DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı (5. Baskı). (E. Köroğlu, Çev.). Hekimler Yayın Birliği.
- Craske, M. G. ve Waikar, S. V. (1994). Panic Disorder. Handbook of PrescriptiveTreatments for Adults içinde (s. 135-157). M. Hersen ve R. T. Ammerman (Ed.). Springer.
- Durak-Batıgün, A. (Ed.). (2020). Kaygı bozuklukları ve obsesif-kompulsif ve ilişkili bzoukluklar. Değişen Dünyada Anormal Psikolojisi (10. Baskı). Palme yayınevi.
- Gould, R. A., Otto, M. W. ve Pollack, M. H. (1995). A meta-analysis of treatment outcome for panic disorder. Clinical Psychology Review, 15(8), 819–844. https://doi.org/10.1016/0272-7358(95)00048-8
- Silove, D. ve Manicavasagar, V. (2017). Panik Atak ve Agorafobi: Yaşanmış Örnekler, Pratik Öneriler, Uygulamalar (2. Baskı). (N. Yener, Çev.). Kuraldışı Yayıncılık.
- Tamam, L. (2009). Panik Bozukluk. Actual Medicine, 17(3), 32-40.
- Tükel, R. (2002). Panik bozukluğu. Klinik Psikiyatri Dergisi 5(3), 5-13.
- İstanbul Psikolog / Şişli Psikolog